Müzik sektörünün önemli gelir kaynaklarından birisini umumi mahaller ve yayın kuruluşlarında müzik kullanımı için verilen izinler oluşturuyor. Bu izinleri veren meslek birliklerinin ne yaptığı ise çok az kişi tarafından tam anlamıyla biliniyor. Oysa onların yokluğu tam bir kaos demek.
Müziğin Sahibi Var
Bugün IFPI tarafından 19 müzik pazarında yapılan araştırmada hiçbir şekilde müzikle ilgilenmediğini söyleyenlerin oranı sadece %2,5, müziği hayatının bir parçası olarak gören ve müziksiz yapamadığını söyleyenlerin oranı ise %54. Müzikle iç içe yaşadığımız gerçeği ortada.
Hangi alanda olursa olsun kişinin yarattığı bir sanat ürünü ve/veya eser, bu ürünün ve/veya eserin ticarete konu olması o sanat ürünün/eserin mutlak surette korunmasını gerektiriyor. Müzik bunların başında. Müziğin sürdürülebilirliği açısından, müzikal çeşitliliğin yaşatılabilmesi açısından, müzik sektörünün gelişebilmesi, yeni üretimlere yol açabilmesi açısından koruma kaçınılmaz.
Fotoğraf: Simon Noh
Koruma demek hak sahiplerinin haklarının izinsiz kullanılmaması demek. Eseri ortaya koyan besteci, söz yazarı ve eseri düzenleyen aranjör, bu eserlerin fiziki veya sanal ortamda ticarete konu olmasını sağlayan ve böylelikle eser sahibine gelir sağlayan müzik yapımcıları, eseri canlı ortamlarda veya kayıtlarda icra eden müzik sanatçıları, çeşitli mecralarda kullanılmasına aracılık eden edisyon firmaları gibi. Milyarlarca eser, kayıt, icra ve dolayısıyla milyonlarca hak sahibi.
Toplu Hak Yönetimi Kaçınılmaz
İşte meslek birliklerinin önemi burada ortaya çıkmaktadır. Her bir hak sahibini bilmek, bulmak ve izin almak neredeyse imkansızdır. Kaldı ki tek tek hak sahiplerinin de kullanıcıları bulup haklarını takip etmeleri de mümkün olmadığına göre hakların toplu olarak yönetilmesi gerekiyor. İlk meslek birliği olan SACEM eser sahipleri adına Fransa’da 1890 yılında kurulmuştur. Bağlantılı haklara ilişkin koruma yapan kurumlar İngiltere’de 1934, Almanya’da 1959, Fransa’da 1985, Hollanda’da 1993’te oluşmuştur.
Meslek birlikleri genel itibariyle yasalar çerçevesinde kurulmuş, hak takibi yapan kuruluşlardır. Bazı Avrupa ülkelerinde ticari şirket konumundadırlar. IFPI’ın 2009’da almış olduğu karar doğrultusunda yapımcı meslek birlikleri Müzik Lisanslama Şirketleri olarak kabul edilmiştir. İster meslek birliği ister Müzik Lisanslama Şirketi denilsin böylesi bir kuruluşun işlevi müzik kullanımından doğan hak edişlerin etkin ve verimli bir şekilde toplanması ve hak sahiplerine maksimum düzeyde adil bir şekilde dağıtılmasıdır. Bu bağlamda bir meslek birliğinin asli görevlerinden birisi lisanslama yapmaktır. Meslek birlikleri hak sahiplerinin bir araya geldiği ve hak sahiplerinin vermiş olduğu yetkilerle lisanslama yapan kuruluşlardır.
Hangi Kullanımlar Lisans Almalı
Lisanslama birkaç alanda karşımıza çıkar:
- Kafe, bar, restoran gibi yeme içme mekanları, mağaza, outlet, süper market gibi AVM’lerinde dahil olduğu alışveriş mekanları, spor salonu, dans salonları, fitness merkezleri gibi aktivite esnasında müzik kullanılan mekanlar, otel, hostel, tatil köyü gibi konaklama mekanları, vb. umuma açık mahallerin temsili alan lisanslaması,
- Radyo televizyon yayınları, kablolu iletim, uydu aracılığıyla yeniden iletim vb. aracılığıyla müzik yayınlarının lisanslanması,
- İnternet, dijital platformlar web radyosu gibi interaktif olmayan yeni medya mecralarında müzik yayınlarının lisanslanması
- Fiziki ürünlerde müzik kullanımlarının mekanik lisanslaması.
Bu alanlar müziğin belirli bir amaç için kullanıldığı veya yapılan bir işin bir parçası olarak sunulduğu veya tamamen ticarete konu edildiği alanlardır.
Örneğin bir kafe veya restorana gidildiğinde müşteri oturacağı mekanı müzik yayınına göre tercih edebilir. Burada müzik restoran hizmetinin bir parçasıdır. Veya bir spor kulübünde veya dans kulübünde müzik aktivitenin gerçekleştirilmesi için vardır. Müzik radyoları veya televizyonları yine işin bir parçası olarak müzik yayını yapmaktadır ve umama iletim eylemini gerçekleştirmektedirler. Çeşitli yeni medya mecralarında ise tamamen müzik odaklı iş modelleri geliştirilerek gelir elde edilmesi söz konusudur.
Lisans Bedelleri Nasıl Saptanır
Lisanslamalar müziğin kullanım oranına ve amacına göre belirlenen tarifeler üzerinden gerçekleştirilir. Tarifelerin belirlenmesinde bazı kıstaslar söz konusu olacaktır. Örneğin bir radyo veya televizyonun lisanslanması için tarifelerin müziğin kullanım oranı, radyo veya televizyonun hitap ettiği, umuma iletimi gerçekleştirdiği kitlenin büyüklüğü (yerel, bölgesel, ulusal), elde ettiği gelir dikkate alınacaktır.
Veya bir restoran tarifesinin belirlenmesinde restoranın büyüklüğü, müziğin kullanım biçimi (canlı performans mı, mekanik yayın mı) vb. dikkate alınacaktır.
Bazı durumlarda meslek birlikleri toplu temsil niteliği olan kurum veya kuruluşlarla toplu görüşmeler yapmak suretiyle lisanslama etkinliklerini yürütürler. Ayrıca çeşitli kampanyalarla tarifeler üzerinden belirli indirimler yapmak mümkündür.
Yabancı Repertuar Ne Olacak
Meslek birliklerinin diğer ülke meslek birlikleriyle yapmış oldukları karşılıklı sözleşmelerle yabancı repertuarı korumaları da söz konusudur. Böylelikle bir meslek birliği lisanslama yaparken anlaşmalı olduğu ülke meslek birliği adına da lisanslamayı gerçekleştirecektir. Müzik yapımcıları açısından yabancı repertuarın korunmasında bir başka yöntem meslek birliğine üye olan uluslararası şirketler ve/veya yabancı repertuarı temsil eden yerel şirketlerin meslek birliğine vermiş oldukları yetkiler üzerinden yabancı repertuarın korunmasıdır.
Toplanan Bedeller Ne Oluyor
Lisanslamaların gerçekleştirilmesi sonrası elde edilen hak edişler Meslek Birliklerinin gider payı ayrıldıktan sonra hak sahiplerine dağıtılır. Bu dağıtımın temel prensibi kullanım oranında gelir elde edilmesidir. Kullanım oranlarının saptanmasında radyo ve TV yayınları, fiziki satışlar, dijital satışlar gibi herhangi bir şarkının toplum tarafından ne kadar tüketildiğini saptamaya yönelik referansların kullanılması esastır.
Kullanım oranının yanısıra kültürel değerlerin korunması amaçlı olarak, örneğin kimi müzik türlerinin kaybolmaması için ek ödemeler yapılabilmektedir. Bu esasları belirleme yetkisi ise, var olan mevzuat kapsamında Meslek Birlikleri genel kurullarına aittir.
Bu Oranları Nasıl Saptanır
Yayın kuruluşlarının kullanımları AB üyesi bir ülkede mukim bir şirket tarafından “fingerprint” teknolojisi kullanılarak saptanmaktadır. Farklı nitelikte ve tarife grubunda olan yayın kuruluşlarından oluşan bir örneklem ile halen yüzün üzerinde yayın kuruluşu izlenmektedir.
Fiziki Pazar verileri ise bandrol ve dolum tesislerinin faturaları ve ürünün bedeli dikkate alınarak titiz bir çalışma ve üyelerle mutabakat yapılarak belirlenmektedir. Dijital Pazar payı ise üyelerin, sözleşme imzaladıkları kuruluşlarca da onaylanmış beyanları ile saptanmaktadır.
Standartlar Evrenseldir
Bu tür kriterlerin belirlenmesinde evrensel standartların dikkate alınması basit bir usul değil bir zorunluluktur. Hiçbir ülkede sadece yerel repertuara ait şarkılar kullanılmamaktadır. Uluslararası repertuar yaygın şekilde dinlenilmektedir. Bu nedenle ülkelerin hak takibi kuruluşları uluslararası düzeyde bir araya geldikleri Dünya Eser Sahipleri Meslek Birlikleri Konfederasyonu CISAC, Dünya Müzik Endüstrisi Fonogram Yapımcıları Federasyonu IFPI gibi kuruluşlar ile meslek birlikleri veya Müzik Lisanslama Şirketleri için uymaları gereken standartları belirlemişlerdir.
İşleri Sadece Para Toplamak Değil
Ülke koşullarına göre ve kuruluş amaçlarına göre meslek birliklerinin bu iki temel işlevi haricinde başka amaçlara da hizmet etmeleri mümkündür. Örneğin bazı ülkelerde IFPI Ulusal Grubu olarak sektörü temsil eden birlikle lisanslama yapan birlikler ayrı kuruluşlar olmakla birlikte bazı ülkelerde bu iki unsur tek bir kuruluşta birleşir. Bu durumda meslek birliğinin sektörün nabzını tutmak ve gelişmesine katkıda bulunmak için AR-GE çalışmalarını yürütmeleri, korsanla mücadele etkinliklerinde bulunmaları, sektörü temsilen uluslararası organizasyonlarda yer almaları söz konusu olacaktır. Ülkemiz mevzuatı meslek birliklerine bu tür görevler de vermektedir. Bağlantılı hak alanında lisanslama yapıp gelirleri üyelere dağıtmanın yansıra sektör sorunlarının çözümü için çaba harcamak, yenilikleri ve gelişmeleri takip ederek uluslararası pazarda yer edinmeye yardımcı olmak bu görevlerin en başta gelenleri arasındadır.
Meslek Birlikleri Gereksiz Değil
Kimi kişi ve kesimler meslek birliklerinin artık bir ihtiyaç olmaktan çıkmakta olduğunu dile getirmektedir. Teknolojik gelişmelerin insanların haberleşmesini, sözleşme imzalamasını vb. hususları kolaylaştırdığı bir gerçek olmakla beraber aynı gelişmeler nedeniyle kullanım çeşitliliği ve kullanıcı sayısında da dramatik artışlar ortaya çıkmıştır. Bu hakların bireysel takibini zorlaştıran, gelir kaybına neden olan bir durumdur. Ayrıca yeni teknolojiler sayesinde ürünler uluslararası pazara daha fazla ve daha hızlı sunulmaktadır. Bu pazarlardaki hakların takibi tekil hak sahipleri bakımından imkansız gibidir. Bütün bu nedenler ortada durdukça meslek birliklerinin gereksizleştiğini söylemek, birkaç şöhretli yorumcu, besteci ve mali yapısı sağlam şirket dışında kalanlar para kazanamasın demekle eş anlamlı olacağından, meslek birliklerine uzun bir süre daha ihtiyaç duyulacaktır.