Teknolojik gelişmeler canlı müzik dünyasını da etkiliyor. Biletleme platformu Dice’ın CEO’su Phil Hutcheon konuyla ilgili görüşlerini Music Week dergisine açıkladı.
Daha önceki bir Music Week röportajında Dice’ı “canlı müziğin Spotify’ı” olarak tanımlamıştınız. Hâlâ böyle mi düşünüyorsunuz?
Spotify başladığımızda büyük bir ilham kaynağıydı çünkü o bir platform ve Dice da bir platform. Dice’ta bir bilet satın almanız kolay, çünkü bu ilk işleminiz. Bizim işimiz tekrar gelmenizi sağlamak ve hayranların normalden en az iki kat daha fazla dışarı çıkmalarını ve bu iyi deneyimi yaşamalarını sağlamak. Spotify’da sihirli olan şey play tuşuna bastığınızda iş görmesiydi. İnsanların dışarıya, eğlenmeye çıkmak için ne kadar çok çalıştıklarını biliyorum. Bizim için önemli olan insanların biletleri görüp bir düğmeye basmaları ve sonuçlandırmalarını sağlamaktı. Bunu en kolay hale getirmekti.
Dice’ın biletleme ve teknoloji şirketi arasında bir melez olduğunu da söylediniz. Bu ikisi arasında mükemmel bir denge sağlamak için ne yapmak gerekiyor?
Şey, bu… biletlemenin pratikliğini sağlamak açısından bu deneyimi özümsemek ve bu konuda çok iyi olduğumuzdan emin olmak. Ama aynı zamanda insanları bunun nasıl olması gerektiğine ikna etme sorunu? Başladığımızda herkes ‘Kimse bilet almak için bir uygulama indirmeyecek’ diyordu. Ben de “Ama diğer her şey için uygulama kullanıyoruz, değil mi?” diye sordum. Sonra da ‘Tamam, iyi, gençler uygulamayı indirebilir ama yaşlılar indirmez’ denildi. Neden indirmesinler ki? Sonra Bekleme Listesi [Dice’ın bir etkinliğe gelemeyen hayranların biletlerini almak için girilen sanal kuyruğu] ortaya çıktı ve insanlar “Bekleme Listesi nedir?” diye sordu.
Bunu yapmak için sadece kaydolmuyorsunuz, işin içinde çok fazla teknoloji var. Bekleme Listesi on binlerce yeni gösteri yarattı. Diplo geçen yıl New York’ta aynı gün içinde üç etkinlik yaptı ve ilkinin biletleri tükendi, ardından matinenin biletleri tükendi ve gece gösterisinin biletleri tükendi çünkü talep olduğunu biliyorlardı. Bu aynı zamanda sanatçılara bir sonraki gösteri için bilet satabileceklerine dair güven veriyor. Bicep örneğine bakarsak: Village Underground – Tamam, Roundhouse – Tamam, Brixton – Tamam, Ally Pally… Bu gösterilerin kapalı gişe olacağını % 100 güvenle biliyorduk ve Bekleme Listesi verileri sanatçıların bunu yapmasına yardımcı oluyor.
Hayranlar açısından da önemli şeyler oluyor. Bir düğmeye basarak para iadesi alıyorlar ve bir başkası son dakikada gösteriye bilet alıyor – bu sihirli bir şey. Son olarak da mekânlardaki katılımı yüzde yüze getirmeyi hedefledik. Her bir mekanla ‘kapalı gişe’ bir gösteriye kaç kişinin geldiği hakkında konuştuk. Yüzde % 85-90 cevabını aldık.. “Tamam, eğer mekan 5.000 kişiyse, 400-500 kişi gelmiyor mu?” diye sordum ve onlar da “Evet” dediler. Sonra “Kişi başına ortalama harcamanız nedir?” diye sordum. 20 dolar dediler. Gelmeyenlerden sadece para kaybediyorlardı. Bu başlangıçta nispeten yeni bir konseptti. Bu yıl, yine insanların işlerin nasıl yapılacağı konusunda farklı düşünmelerini sağlamaya yönelik çalışmalarımız var.
Melezlik açısından, sizi geceleri uyanık tutan şey nedir?
Her şey hakkında düşünüyorum ve her şeyi araştırıyorum. Özellikle pandeminin sonunda ne olacağını öğrenmek için pek çok Web3 şirketiyle görüştüm. Ayrıca Dice’ın tüm süreci boyunca pek çok yapay zeka insanı ve şirketiyle görüştüm çünkü bu ilk günden beri bizim büyük bir parçamız oldu. Bu konuşmaların çoğu hiçbir şeye yol açmadı ama bence gelişen bir zihniyetiniz varsa, başka şeylere katkıda bulunmaya yardımcı oluyorlar. Bir saksağan gibi, tüm bu ilginç insanlarla tanışıyorsunuz ve neler olup bittiğini öğreniyorsunuz.
Bu konuşmalar bizi hayranlarla ilgili olarak oyunlaştırma ve sadakat hakkında daha fazla düşünmeye itti. Bu yılki şeylerden biri de bu – hayranlarınızın daha fazla katılmasını sağlamak. Örneğin, ‘Harika, bu yıl her ay bir konsere gittin, hadi Mayıs’taki bir sonraki konserini bulalım’ ve arkadaşlarınızla kimin en çok konsere gittiğine dair liderlik tabloları oluşturmak ve gerçekten eğlence için dışarı çıkmayı oyunlaştırmak. Beni uyanık tutan şey bilet satışından ziyade, evde oturup Netflix izleyen insanları nasıl kımıldatacağımız? İnsanları dışarı çıkmaya iten şey nedir? Bunu söylemişken belirtelim ki insanlar her zamankinden daha fazla dışarı çıkıyor. Bunu tüm verilerimizde görüyoruz, Dice her ay bir önceki aya göre daha fazla bilet satıyor.
Covid’in gerçekleşmediğini varsayalım, en büyük sorun ne olurdu?
“Gelecekte ne olacağını bilmek ve bu konuda gerçekten heyecanlı olmak ancak bugünkü işimizi gerçekten iyi yaptığımızdan emin olmak. Yani, tüm bu fırsatlara sahipsiniz, ancak şu ana süper odaklanmanız gerekiyor. Ve bu tüm yönetim kurulunda geçerli, hepimiz bunu yapıyoruz. Mekan haklarının süresinin dolmasını beklemek de ayrı bir zorluk çünkü bu haklar başkasında olabilir ve bizim de bu hakların boşa çıkmasını beklememiz gerekir. Dice hakları alıyor ve sonra bir şehre gidiyoruz ve sonra başka mekanları da dahil ediyoruz. Bu yüzden sabırlı olmak zorundayız. Yetenek açısından da böyle. Bu kadar hızlı büyüyen bir şirkette rahat olabilecek, doğru karışıma sahip insanları bulmak gerekiyor. Bu asla sadece kademeli bir büyüme değil. İki yıl içinde 10 kat büyüdüğünüzde, bu tedirgin edici olabilir. Bu nedenle doğru esneklik ve anlayış karışımına sahip insanlara ulaşabilmek zordur.
Dice ABD ve Avrupa’ya taşındı. Uluslararası genişleme planlarında sırada ne var?
Halihazırda Hindistan’da ve Batı Afrika’dayız. Bu konuda şöyle düşünüyoruz: ‘Tamam, dünyadaki en büyük iki müzik türü Latin ve Afrobeats’. Ancak bir sanatçıya Lagos’ta çalmak isteyip istemediğini sorduğunuzda ‘Nasıl yapacağımı bilmiyorum’ diyor. Veri bu sorunu çözmeye yardımcı oluyor. Dice, ‘Bu kadar bilet satabileceğinizi düşünüyoruz, bu kadar dinleyici olacağını düşünüyoruz’ diyebilir. Güven oluşturmaya yardımcı olur. Bu sadece matematik. Hindistan 10 yıl içinde canlı yayın pazarı açısından neredeyse ABD kadar büyük olabilir.
Bunu müzik streamlerinde görüyoruz. Sanatçıların geldiğini görüyoruz. Bunu halihazırda Hindistan’da gerçekleştirdiğimiz konserlerde de görüyoruz. Bu konserler tamamen dolu ve orada konserler için büyük bir talep var. Her şey insanların oraya gitmesi için nasıl güven oluşturduğumuzla ilgili. İnsanlar ne kadar çok giderse, yerel altyapıya o kadar çok yatırım yapabilir, Hindistan’dan sanatçıların Avrupa ve ABD’ye daha fazla turne yapmasını sağlayabiliriz. Barselona’daki sanatçıları ABD’ye götürdüğümüz prensibin aynısını Gana’ya, Nijerya’ya ya da başka bir yere giden sanatçılar için de uyguluyoruz.
Geleneksel canlı müzik sektörü açısından, Birleşik Krallık’taki küçük mekânların kapanması ve yeni sanatçıların ortaya çıkmakta zorlanması konusunda endişeli misiniz?
Evet, bu berbat bir durum. Küçük mekanlara yardım etmek için harcadığımız zamanın oranına ve bundan ne kadar para kazandığımıza bakarsanız, bizim için tamamen zarar unsuru olduğunu söyleyebilirim. Ancak bu mekanlara yatırım yapmak, gösterilerini satmalarına yardımcı olmak, yetenek kazanmalarına yardımcı olmak yapılacak doğru şeydir. Dice’tan gelen yardım aynı zamanda uygulamada görünürlük sağlıyor. Hayranları Moth Club ya da Shacklewell Arms gibi mekanları takip etmeye ve hangi gösterilerin gerçekleştiğini öğrenmeye teşvik ediyoruz. Mekânları, özellikle de küçük mekânları takip eden milyonlarca insan var.
İleriye baktığımızda, Dice için gelecek nasıl görünüyor?
“Daha yolun çok başındayız. Hâlâ yapmamız gereken tonlarca iş var. Kuzey Amerika’da ve Avrupa’da yapmamız gereken çok şey var. Ama bir de dünyanın geri kalanı var. Her şeyi birbirine bağlıyoruz. Bu çok fazla, büyük bir yol haritası.”