Dijital ürünlerin pazarda hakimiyet kurması sürecinin önemli sorunlarından birisi de eser ve ses kaydının tanımlanabilmesi oldu. Dijital değer zincirinin farklı aşamalarında, sadece ses kayıtlarına değil eser, yorumcu ve hak sahiplerinin bilgisi başta olmak üzere ürünle ilgili bütün veriye eksiksiz sahip olmak gerekiyordu.
Daha da önemli olarak, ürünü tanımlamaya ve ayrıştırmaya yarayan hatta bu bakımdan zorunlu olan ve metadata olarak adlandırılan bu veri kümesinin, değer zincirindeki oyuncular arasında eksiksiz, herkes tarafından anlaşılır ve standart biçimde aktarılması gerekiyordu. Aksi halde kötü niyetli davranışlar sonucunda olmasa bile hak kayıplarının, yanlış ödemelerin ve sahipsiz ürünlerin ortaya çıkması kaçınılmaz hale gelecekti ve gerçekten de öyle oldu. Bugün dahi veri eksikliği nedeniyle hak sahiplerinin elde edemediği milyarlarca dolar bedel olduğu tahmin edilmektedir.
Eksik Bilgi
Yaşanan sorunların başında dijital sistemlere yüklenen ses kayıtlarının eser sahibi, söz yazarı, yorumcu, yapımcı, tür gibi tanıtım ve pazarlama bilgilerinin eksikliği gelmekteydi. Özellikle geçmiş dönem repertuarı için birçok veri eksikliğiyle karşılaşılıyor ve bilgiler girilemiyordu. Ne var ki bu aşılması görece kolay bir sorundu zira eninde sonunda bu verileri bulmak ve platformlara yüklemek mümkündü. Zaten platformlara içerik sağlayan dağıtım firmaları hızla bu bilgileri eksiksiz istemeye başladılar ve böylece sistem işlemeye başladı.
Tekil ve Anlaşılır Veri
Ne var ki daha önemli bir sorun varlığını sürdürmeye devam etti. Veriler tekil ve anlaşılır değildi. Tür gibi yoruma açık tanımlamalar bir yana yorumcu isimlerinde dahi karmaşa yaşanıyordu. Yasal belgelerde gerçek adı olan Ahmet Hayri Üzülmezoğlu’nu kullanan ama sahne adı Ahmet Hayri olan hayali bir yorumcunun verilerde Ahmet Hayri, A. Hayri, Ahmet Hayri Üzülmez, A. Hayri Üzülmez, Ahmet H. Üzülmez, A.H. Üzülmez olarak yer alması kaçınılmaz bir hata olarak ortaya çıkıyordu.
Buna ek olarak aynı yorumcu tarafından farklı yapım şirketleri için kaydedilmiş aynı isimli, bazıları da birebir aynı olan kayıtları ayrıştırmak da neredeyse imkansız hale gelmekteydi. Şirketlerin veri girişi sırasında farklı biçimlerde kısaltmaları sonucunda gelirlerinin belirlenmesi zorlaşıyor, ödemelerle ilgili örneğin minimum x TL aşılınca ödeme yapılması gibi kurallar nedeniyle nakit akışında gecikmeler ortaya çıkmaktaydı.
ISRC
Veriyi tekil ve anlaşılır kılabilmek için ilk uygulama Uluslararası Standart Kayıt Kodu, ISRC, kullanımının zorunlu hale gelmesi oldu. Dağıtım şirketleri ve platformlar ISRC kodu olmayan hiçbir kaydı sistemlerine almamaya başladılar. Ülkemizde kullanımının zorunlu hale gelmesi bu konudaki sorunun hızlı aşılmasını sağlamış olsa dahi özellikle başlangıç dönemlerinde birçok ses kaydı platformlara gecikmeli olarak yüklendi.
ISRC konusundaki önemli ve bugün de devam eden, platformlarda karmaşaya neden olan ve hak sahiplerine gelir kaybettiren sorunlardan birisi de aynı kayda birden fazla ISRC numarası verilmesi oldu.
ISRC doğası gereği ses kaydını tanımlayan tekil bir kod olmak zorundayken kimi yapım şirketleri kendi ISRC kodlarını girmek yerine dağıtıcıların otomatik atamalarını kullandılar. Böylece ortaya tek ses kaydı için birden fazla ISRC kodu çıktı ve bu hak sahipliğinin saptanması bakımından karmaşalar oluşturmaya başladı.
Standardizasyon Çabaları
Dijital pazarda hızlı ve düşük maliyetli çalışabilmenin vaz geçilmez koşulu olması nedeniyle, dijital değer zincirinin farklı aşamalarında yer alan oyuncular bu sorunları aşmak için hızla standardizasyon sağlama çabası içine girdiler. Bu çabalar esas olarak hangi verilere ihtiyaç duyulduğu, bunların nasıl tanımlanacağı ve değer zincirinde nasıl dolaşacağını belirlemeye yönelik üç temel noktada yoğunlaştı. Ülkeler, şirketler, dağıtıcılar ve platformlar arasındaki teknolojik ve yasal farklılıkları aşabilecek standartların geliştirilmesi yönündeki çabaların bir yansıması 2006 yılında DDEX şirketinin kurulması oldu.
Değer zincirinin farklı kesimlerindeki oyuncularını bir araya getiren ve kar amacı gütmeyen DDEX esas olarak bu oyuncular arasındaki veri alışverişinin otomatik olarak yapılmasını sağlamaya yönelik çalışmalarda yoğunlaştı. DDEX mesajlarda yer alan bilgilerin formatlarını ve iş ortakları arasındaki veri alışverişi metotlarını standardize etti. Bu standartlar müzik endüstrinin bütün paydaşlarına, DDEX’e üyelik zorunluluğu olmaksızın sunuldu.
DDEX Ortakları
DDEX bir kısmı kurucu ortak olan bir kısmı sonradan bu konuma gelen ve Yönetim Kurulunu atama yetkisini taşıyan sayısı 21 adetle sınırlı şirketler ve çok sayıda asıl ve bağlantılı üyeden oluşmaktadır. Kurucu üye statüsünde olan şirketler şunlardır:
Amazon, Apple Inc, American Society of Composers Authors and Publishers (ASCAP), Broadcast Music, Inc. (BMI), Downtown Music Holdings, Gesellschaft für musikalische Aufführungs-und mechanische Vervielfältigungsrechte (GEMA),Google, Kobalt Music, Pandora Media Inc, Phonographic Performance Ltd (PPL), PRS for Music, Société Civile des Producteurs Phonographiques (SCPP), Société des Auteurs, Compositeurs et Editeurs de Musique (SACEM), Society of Composers, Authors and Music Publishers of Canada (SOCAN), Sony Music Entertainment, SoundExchange inc, Spotify AB,Tencent Music Entertainment Group, Universal Music Group, Warner Music Group
DDEX Standartları
Bu çalışmalar sonrasında ortaya aşağıdaki sekiz ayrı standart kümesi çıktı:
- Piyasaya Sürüm Standartı (ERN): Kaydın nerede, ne zaman ve hangi koşullarla kullanılabileceği belirtilir. Değişiklik olması halinde tüm bilgi yenilenir.
- Medya Zenginleştirme Standartı (MEAD): pazarlama ve nihai kullanım açısından zenginleştirici bilgileri içerir. Bunlar arasında odak şarkı, sözler, ödüller vb. bilgiler yer alır.
- Satış ve Kullanım Raporlamaları Standartı (DSR): Satış ve kullanım düzeyi, ses kayıtlarının ve kliplerin dağıtımından elde edilen gelir, kullanım yerleri vb. bilgiler yer alır.
- Hak Sahipliği Talepleri Detayları Standartı (CDM): Platformların gönderdiği kullanım raporlamalarına ilişkin hak sahipliği ve eksik ödeme iddialarını ve platformların haksız talep iddialarını içeren raporlamalardır.
- Eser Bildirimi ve Lisanslama Standartı: Amerika Birleşik Devletleri’nde geçerli olan mekanik lisanslamayla ilgili aşamalara ilişkin üç ayrı standartı içerir.
- Kayıt Bilgileri ve Haklar Standartı (RDR): Yapım şirketlerinin kendi aralarında ve üye oldukları meslek birlikleri ile veri aktarımını, farklı ülkelerdeki meslek birliklerinin bir birine veri aktarımını ve gelir bilgilerini paylaşmasını sağlayan haberleşmelere ilişkin standarttır.
- Bağlantılar Standartı (LS): Ses ve video kayıtları gibi ürünlerde kullanılan eserleri ürüne bağlayan ve bu sayede otomatik raporlamalara olanak veren standartlardır.
- Kayıt Bilgisi Standartı (RIN): Stüdyo kayıt aşamasındaki kişiler ve rollerine ilişkin yorumcu, baterist, ses mühendisi, kullanılan mikrofon türü vb. bilgileri içerir.
Ülkemiz Ne Durumda
Ülkemiz dijital pazarının oluşmaya başladığı 2000’li yılların başında tam bir karmaşanın hakim olduğunu söylemek mümkün olmakla beraber 2004 yılında MÜYAP tarafından başlatılan çalışmalarla birlikte düzeltici adımlar hızla atılmaya başlanmıştır. ISRC kodunun zorunlu olması uluslararası oyuncuların pazara girişini kolaylaştırmış ve şirketlerimiz repertuarlarını hızla yüklemişlerdir.
Günümüzde giderek karmaşıklaşan dijital değer zincirinin bir dizi yeni ihtiyacalar üreteceğini öngörmek yanlış olmayacaktır. Uluslararası dağıtım şirketleriyle çalışmanın getirdiği avantajla bu ihtiyaçlara hızla cevap verilmesi mümkün olabilecektir. Ne var ki, sektör oyuncularının önemli bir bölümünün standartla uygun, doğru ve tekil veri oluşturmanın önemini henüz tam anlamıyla kavramamış olmaları uzun bir süre daha sorun oluşturacak gibi gözükmektedir. Dijital dönemde pazarlama ve satış, tahsilat vb. bir çok konu sağlıklı metadata ile mümkün olduğundan bu konuya önem verenlerin acımasız rekabet içinde bir parmak daha öne geçecekleri düşünüldüğünde sorunun çok uzun sürmeyeceğini söylemek mümkündür.
DDEX İçin daha fazla bilgi için tıklayınız.