İhtiyati Tedbir Kararına Bir Örnek: Beatles Davası

Amerika Birleşik Devletleri Güney Florida Bölge Mahkemesi’nde görülen ve ihtiyati tedbir kararına önemli bir örnek teşkil eden Beatles kararının, ülkemiz hukuku ile karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesi yerinde olacaktır.

 

Amerika Birleşik Devletleri Güney Florida Bölge Mahkemesi, davacıları Apple Corps Limited and Subafilms Limited, davalısı Lockalita.com uzantılı internet sitesinin işletmecisi ve alan adı sahibi olan 19-cv-62853-BLOOM/Valle sayılı dosyası ile görülen davanın  konusunu, Amerika Birleşik Devletleri Patent ve Marka Tescil Ofisi nezdinde davacı Apple firması ve Subafilms Limited adına Nice Antlaşması kapsamında, 009, 014, 024, 025, 027 Uluslararası Sınıf numaralarında kalan mal ve hizmetler bakımından tescilli ‘The Beatles’ ve ‘Beatles’ adlı markaların haksız ve hukuka aykırı kullanıldığı iddiası oluşturmaktadır.

 

Davacılar Apple Corps ve Subafilms ile Lockalitac.om uzantılı internet sitesi, davalı yanın davacı Apple Corps’a ait ‘The Beatles’ ve ‘Beatles’ adlı tescilli markaları ile davacı Suba Films’e ait ‘Yellow Submarine’ adlı markaya, 1946 sayılı Lanham Kanunun Marka ve Haksız Rekabete ilişkin 32’inci bölümünün 1114 maddesine aykırı olarak gerek markanın taklit edildiği gerekse marka hakkına tecavüz edildiği, aynı Kanunun 43/a bölümünün 1125/a maddesi uyarınca yanlış menşe adı bildirildiği ve de Amerika Birleşik Devletleri teamül hukukuna/yargı içtihatlarına aykırı olarak haksız rekabet ve marka hakkına tecavüz edildiği iddialarından oluşmaktadır.

 

Bu davada davacı Apple Corps ile davacı Subafilms, davalı lockalitac.com uzantılı internet sitesinin, davacı Apple Corps’a ait tescilli markaları veya bu tescilli markaların taklidi ya da karıştırılma ihtimali bulunan benzerlerini taşıyan malların tanıtımını, reklamını ve dağıtımını yaptığını, taklit marka taşıyan malların satışa arz edildiğini ve satıldığını iddia etmektedir.

 

Davacı Apple Corps ve davacı Subafilms tarafından davalı Lockalitac.com uzantılı internet sitesi aleyhine açılan söz konusu davada, davalı Lockalitac.com uzantılı internet sitesi davaya katılmadığı için davacı Apple Corps ve davacı Subafilms, ıslah dilekçesi vermek suretiyle, Mahkemeden yargılamaya davalının yokluğunda devam edilmesini ve nihai karar verilene kadar dava konusu ihlallerin durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.

 

Mahkeme, davacı Apple Corps ve davacı Subafilms adlı şirketin davalı yanın yokluğunda davanın görülmesi talebini kabul etmiş ve yargılamaya devam ederek, davacı yanın davalı aleyhine nihai karar verilinceye kadar geçerli olacak şekilde talep etiği ihtiyati tedbir kararının Amerika Birleşik Devletleri Usul Kanunda da yer alan şartları taşıyıp taşımadığını incelemeye başlamıştır.

 

Mahkemenin Değerlendirmesi

 

Mahkeme, bu incelemeyi yaparken dava konusu uyuşmazlığın arka planını, davacı yanın sunduğu delilleri, davacı iddialarını, yargı içtihatları ile kanun hükümlerini bir arada ele almıştır. Bu değerlendirmede ilk olarak davacı yanın marka taklidi ve marka hakkına tecavüz iddiaları, Lanham Kanunu hükümleri kapsamında ele alınmıştır. Lanham Kanunun 32‘nci bölümünün 1114’üncü maddesine göre, tecilli marka sahibinin rızası olmaksızın, davalı yanın ticari olarak tescilli markayı barındıran malları üretmesi, tescilli markayı taklit etmesi, tescilli marka ile karıştırılma ihtimali bulunan, yanlış algılamaya aldatıcı nitelikte benzerlerinin kullanılması, marka hakkına tecavüz teşkil eder.

 

Mahkeme ikinci olarak, Lanham Kanunun 43/a bölümünün 1125/a maddesi hükmüne istinaden davacı yanın bir diğer iddiası olan menşei adının yanlış bildirilmesi iddiasını ele almıştır. Lanham Kanunun 43/a bölümünün 1125/a maddesi hükmüne göre, tescilli markanın, davalı yan tarafından ticari olarak herhangi bir mal veya hizmet ile birlikte kullanılması, tescilli markaya ilişkin bir sözcüğün ya da terimin, ismin ya da işaretin veya nişanın veya onların tertibi veya davalı yanın davacı ile hatalı ilişkilendirilmesi, bağlantı kurulması veya davalı yanın mallarının menşeinin davacı yan tarafından onaylandığı şeklinde yanıltma olasılığı bulunan herhangi bir yanlış menşei adının kullanılması, malların veya hizmetlerin menşeinin yanlış bildirilmesi teşkil eder. Amerika Birleşik Devletleri Lanham Kanunun 1125/a maddesine göre, malların menşeinin yanlış bildirilmesi şeklinde bir ihlalin somut olayda mevcut olup olmadığı değerlendirmesi, taklit marka ve markaya tecavüz iddiaları esnasında taklit marka ya da markaya tecavüz durumunun, kamuyu yanıltma ihtimalinin veya benzerlik dolayısıyla kamu nezdinde karıştırılma olasılığının bulunup bulunmadığı şeklinde yapılan inceleme ile aynıdır.

 

Mahkeme üçüncü olarak, davacı yanın, davalı yanın fiillerinin, yargı kararları ile oluşan içtihat/teamül hukuku kapsamında haksız rekabet ve marka hakkına tecavüz teşkil ettiğine ilişkin iddiası bakımından uyuşmazlığı ele almıştır. Florida içtihat hukukuna göre, davalının kullanımlarının davacının markaları bakımından karıştırılma ihtimali yaratacak ve haksız rekabet teşkil edecek şekilde bir kullanımının bulunup bulunmadığının tespitinde, davalının ürettiği mallar belirleyici bir etkendir. (Rolex WATCH u.s.a.Inc v. Forrester, 1986 WL 15668 AT 3 S.D. Fla Dec. 9, 1987) Tescilli bir marka ile karıştırılma ihtimali bulunan bir kullanımın var olup olmadığı, bahse konu marka ihlalinin Florida içtihat hukuku bakımından malların menşeinin yanlış bildirimi, haksız rekabet teşkil edip etmediği için uygulanacak test, John H. Harland Inc tarafından Ckarke Checks Inc. Aleyhine açılana 711 F 2d 966, 972 sayılı davada (Federal Mahkeme 11. Daire, 1983) ve ayrıca Boston Prof’l Hockey Ass’n, Inc tarafından Dallas Cap & Emblem Mfg. Inc, 510 F. 2d 1004, 1010 (Federal Mahkemenin 52nci Dairesi, 1975) aleyhine açılan davada verilen kararlar ile belirgin hale getirilmiştir. Genel kural, marka hakkının ihlal edildiğine ilişkin fiillerin bulunduğunu destekleyen aynı olguların, haksız rekabet teşkil eden fiillerin bulunduğunu da desteklediğinin kabul edilmesidir.

İlginizi Çekebilecek Yazılar  Google'dan Altı Milyar 'Korsan' Bağlantının Kaldırılması İstendi

 

Bunun yanında mahkeme, yukarıda açıklanan her bir ihlale ilişkin davacı iddiaları, davacı yanın ıslah dilekçesinde iyi müdafaa edildiğine, ayrıca davacı yanın maddi olgulara dayanan davalı yanın yükümlülüğüne ilişkin iddiaları, ıslah dilekçesi ekinde sunduğu deliller ve davacı yanın yeminli beyan ile kanıtlandığına bu sebeple Federeal Usul Kanunun 55’inci maddesi hükümleri uyarınca davalı yanın yokluğunda bir karar verilmesi şartları huzurdaki davada karşılandığına hükmetmiştir.

 

Mahkeme Kararı

 

Mahkeme davacı anın ihtiyati tedbir başvurusunu da ayrıca ele almış yaptığı değerlendirme sonucu aşağıdaki neticelere varmıştır.

 

  1. İhtiyati tedbir, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet davalarında, davalı yanın süregelen ihlalleri sebebiyle ortaya çıkan ihlallerin önlenmesinde, hukuki olarak başka uygun bir çare olmadığı zamanlarda tercih edilen bir çözümdür. Bunun yanında ihtiyati tedbir, davalının yokluğunda karar verilebileceğine ilişkin hüküm verilen davalarda da geçerlidir. Zira davalı yanın davaya katılmadığı veya cevap vermediği halleri, davacı yanın ileride gerçekleşecek ihlalleri önleme imkanını güçleştirir.

 

  1. Yargılama sonunda hüküm verilene kadar geçerli olacak şekilde ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için

 

  • Davacı yan ihtiyati tedbir verilmemesi halinde telafisi imkânsız bir zararla karşılaşacağını kanıtlamalı
  • Kanunda ihtiyati tedbir dışında uygun bir çarenin bulunmaması
  • Tarafların menfaatleri arasında hakkaniyete uygun bir çözümün ve dengenin sağlanması ve
  • İhtiyati tedbir kararı verilmesinde kamu yararı bulunması

 

gerekmektedir. Hüküm verilinceye kadar ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi açısından bu dört unsurun somut olayda bulunması gerekir. Marka ihlal davalarında, karıştırılma ihtimalinin yüksek olması aynı zamanda telafisi olanaksız gerçek bir zararın varlığını gösterir. Dava konusu olayda, binlerce taklit marka taşıyan kotun satışının devam etmesi davacı yanın ticari itibarını ve yasal satışlarına zarar verecek niteliktedir. Somut olayda davalı yanın taklit markalarını taşıyan malları, davacı yanın tanıttığı, reklamını yaptığı ve satışa arz ettiği asıl mallar ile neredeyse tıpatıp aynıdır. Davacı yanın, davalının internet sitesi aracılığıyla yaptığı satışları ve davalı yanın piyasaya sürdüğü malların kalitesini kontrol etme imkânı yoktur. Davalı yanın süregiden ihlallerinin önlenmemesi halinde, mahkemece davacı yan lehine hükmedilecek maddi tazminatın davacı yanın ticari itibarındaki kaybından doğan zararları gidermesi mümkün değildir.

 

Sonuç

 

Son olarak mahkeme, yargılama sonunda verilecek hükme kadar ihtiyati tedbir kararı verilmesinde kamu yararı da bulunmaktadır. Zira ihtiyati tedbir kararı, tüketicilerin davalı yanın taklit markalı mallarını davacı yanın markasıyla satışa sunulan asıl mallarla karıştırmasını önleyecektir. Madi zarar bakımından ise, Amerikan Telif Yasasının 1117 (c) maddesine göre, mahkemece hüküm verilmesinden önce davacı yan her bir marka ihlali için en az 1.000 dolardan en fazla 2.000.000 dolara kadar, davalı yandan maddi tazminat isteme hakkına sahiptir. Bunun yanında ayrıca mahkeme davalı yanın marka ihlallerinin kasıtlı olduğuna hükmederse, maddi tazminat olarak herbir marka ihlali için en yüksek limit olan 2.000.000 dolara hükmedebilir. Mahkeme, hükmedeceği maddi tazminat bakımından geniş bir takdir yetkisine sahiptir.

 

Mahkeme, bahse konu bu davada davalı yanın marka ihlallerinde kasıtlı olduğuna, davacı yanın marka ihlallerine yönelik sunduğu delillerin her bir marka taklidi bakımından 2.000.000 dolar maddi tazminata hükmetmek için uygun olduğuna karar vermiş ve davacı yanın davasını kabul etmiştir.

 

Yukarıda inceleme konusu yapılan dava her ne kadar marka haklarının ihlaline yönelik olsa da, bu kararda tartışılan ihtiyati tedbir kararı verilmesi bakımından yapılan değerlendirmeler, fikir ve sanat eserlerine yönelik ihlallerde talep edilen ihtiyati tedbirler hakkında karar verilmesinde mahkemelere yardımcı olabilir.

 

İhtiyati tedbirler Hukuk Muhakemeleri Kanunumuzun 389’uncu maddesinde düzenlenmiştir. HMK md. 389’uncu maddeye göre, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Yine HMK’un 390’ıncı maddesinin 2. fıkrasında talep edenin haklarının derhâl korunmasında zorunluluk bulunan hâllerde, hâkim karşı tarafı dinlemeden de tedbire karar verebilir. Ancak aynı kanunun aynı maddesinin 3. fıkrasına göre, tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Yine HMK’nun 391’inci maddesinin 1. fıkrasına göre, mahkeme, tedbire konu olan mal veya hakkın muhafaza altına alınması veya bir yediemine tevdii ya da bir şeyin yapılması veya yapılmaması gibi, sakıncayı ortadan kaldıracak veya zararı engelleyecek her türlü tedbire karar verebilir.

 

Ülkemizin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda yer alan ihtiyati tedbire ilişkin hükümleri incelendiğinde, Amerika Birleşik Devletleri Federal Usul Kanunun aynı hususu düzenleyen kanun hükümleri arasında koşutluk bulunduğu görülmektedir. Her iki ülkenin usul kanunlarında yer alan ihtiyati tedbir kararı verilmesine ilişkin yasal düzenlemeler bakımından bir farklılık gözlenmemiştir. Buna karşın fikir ve sanat eserlerine yönelik açılan tecavüzün refi davalarında, Türk Mahkemeleri ihtiyati tedbir kararı vermekten büyük oranda imtina etmektedir. Fikri hak ihlallerin etkili olarak önlenebilmesi için benzer alanlarda verilmiş yabancı mahkeme kararları da gözetilerek Hukuk Muhakemeleri Kanunun 389 ve devamı maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbir hükümleri Türk Mahkemelerince hak sahipleri lehine yorumlanarak uygulanmalıdır.

 

Değerlendirmeye konu karar metnini okumak için tıklayınız.

 

Av. Yetkin Yokuşoğlu (LLM)

 

Fotoğraf: muzikanaliz