Uzun zamandır Apple’ın antitröst davasına ilişkin süreci konuşuyoruz. Peki Türkiye’de durum ne? Rekabete ilişkin kanuni düzenleme nedir?
Bir veya birden fazla teşebbüsün ülkenin bütününde ya da bir bölümünde bir mal veya hizmet piyasasındaki hakim durumunu tek başına yahut başkaları ile yapacağı anlaşmalar ya da birlikte davranışlar ile kötüye kullanması hukuka aykırı ve yasaktır. Bu neticede güncel ve kanunun varlığından beri açılmış çok fazla dava bulunmaktadır. Hakim durumun kötüye kullanılmamasına, özellikle büyük şirketlerin veholdinglerin dikkat etmesi gerekmektedir. Hükümler tüketicinin korunması, piyasada rekabetin önlenmesi amacıyla konulmuştur. Türkiye’de ve dünyada telekomünasyon, teknoloji alanları bu yöndeki davaların en fazla başvuru yaptığı sektörler arasındadır.
Apple’ın Amerika’da başlayan antitröst soruşturması da şirketin teknoloji alanında sahip olduğu hakim konumu kötüye kullandığı için başlatılmıştı.
Konuya ilişkin sorularımızı İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ticaret Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Safiye Nur Bağrıaçık Simil’e yönlendirdik.
Soru: Antitröst terimi nedir? Türk Kanunlarında yeri var mı?
Cevap: Aslında burada kelimenin kökünden yola çıkarak açıklamak daha isabetli olacaktır. “Tröst” kelime anlamı olarak; mal ve hizmetlerin üretim, dağıtım ve fiyatlarına ya da daha genel olarak piyasaya hakim olmak amacıyla teşebbüslerin ekonomik ve hukuksal bağımsızlıklarını kaybederek, tek bir teşebbüs halinde birleşmek suretiyle oluşturdukları birlik anlamına gelmektedir. Amerika’da rekabetin sınırlandırılmasına karşı çok yönlü sorunlar toplu bir şekilde “Sherman Act” ile düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu mevzuat Antitröst hukukunun esaslarını belirlemeye yönelik olan rekabet hukuku konusunda ilk yasal düzenleme olup 1890 yılında yürürlüğe girmiştir. Daha sonra ise; Clayton Act yürürlüğe girmiştir. Sherman Kanunu’na bakıldığında “antitröst” kavramı biri diğerinin yerine geçecek şekilde kullanıldığı ve tekel uygulamalarının da bu kanunla yasaklandığı görülür. Bu yüzden antitröst kavramı, rekabet hukukunun konusuna giren bütün rekabet sınırlamalarını kapsayacak genişlikte kullanılmaktadır.
Amerika’da kavramın ortaya çıkışı tröstlerin hâkimiyetine son vermek amacıyla olduğu için “Antitröst Hukuku” olarak ifade edilmiş olup; bugün daha ziyade rekabetin sağlanması ve korunması şeklinde daha geniş bir amaca yönelik bir hale geldiğini söyleyebiliriz. Bu bağlamda Amerikan Antitröst Hukuku; rekabeti sınırlayıcı etkiye sahip belirli anlaşma veya uygulamalar açısından, yasaklama sistemini benimseyen tipik bir hukuk sistemidir. Bu hukuk siteminde kamu yararına aykırı rekabet sınırlamaları, mahiyetleri dolayısıyla ve başkaca bir şart aranmaksızın yasaktır.
Amerika’da Sherman Yasası’yla ortaya çıkan bu kavram, Avrupa’da ise; 1957 tarihinden Roma’da imzalanan Avrupa Ekonomik Topluluğu Anlaşmasında Rekabet Politikası başlığı altında işletmelere uygulanacak rekabet kurallarını düzenlenmesiyle devam etmiştir. Bugün bakıldığında gelişmiş batı ülkelerinin tamamında rekabeti sınırlayıcı uygulamalara karşı alınmış olan çeşitli yasal tedbirler bulunduğunu görmekteyiz.
Türkiye’de ise; 1982 Anayasasından önce, rekabet sınırlamaları ve serbest rekabet sistemini konu edinen düzenlemelerin etkinliğinden söz etmek mümkün değildi. Rekabeti sınırlayıcı uygulamalara karşı genel olarak Türk Ticaret Kanunu’nun haksız rekabet hükümlerinden, Medeni Kanun ve Borçlar Kanunu hükümleri ile Ceza Kanunundaki bazı hükümlerden yararlanabilmek mümkün oluyordu. Ancak bu düzenlemeler ve söz konusu hükümler rekabet sınırlamaları ile mücadelede yeterli olmadığı için daha sonralarda rekabet hukukuna ilişkin 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun (RKHK) yürürlüğe girdi ve rekabeti düzenleyen hükümler ayrı bir mevzuata kavuşmuş oldu. Bu mevzuat ile rekabetin kurulması ve korunmasındaki araçlar, rekabeti sınırlayacak işletmeler arası anlaşma ve uyumlu davranışların işletme birliklerinin, hakim durumun kötüye kullanılmasının ve rekabeti sınırlayıcı birleşmelerin yasaklanması hedeflenmiştir.
Soru: Apple’a karşı açılan antitröst soruşturmasını nasıl yorumluyorsunuz?
Cevap: Aslında Apple’ın karşı karşıya kaldığı ilk antitröst soruşturması değil. Ayrıca durum gösteriyor ki bu soruşturmalar bir son olmayacak zaman zaman rekabet ihlali dolaysıyla bunlarla karşılaşmamız oldukça olası hale geldi. Apple bu soruşturmalarla hem Amerika’da hem de AB bünyesinde karşılaşıyor. Birkaç örnek vermek gerekirse;
Haziran 2020’de Avrupa Komisyonu, Apple’ın, Spotify ve diğer müzik akışı platformlarına göre Apple Music’i tercih etme kararıyla sonuçlanan müzik akışı alanındaki uygulamalarıyla ilgili bir soruşturma başlattı. Spotify’ın talebi üzerine başlatılan soruşturmada, Apple’ın App Store‘da ücretli uygulamalardan aldığı yüzde 30 komisyonun serbest rekabete aykırı bir uygulama oluşturduğu sonucuna varıldı. Ayrıca komisyon Apple’ın App Store aracılığıyla müzik akışı uygulamalarının dağıtımı için pazarda hakim bir konuma sahip olduğunu tespit etti. Müzik akışı söz konusu olduğunda, Apple Music, Spotify ile aynı pazarı hedefleyen bir platformuna sahip, ancak böyle bir ücret “yalnızca rakiplerinden” alınıyor ve dolayısıyla şirket hakim konumunu kötüye kullanıp, tüketici seçimini kısıtlayarak serbest rekabeti engelliyor.Haliyle bu durum AB’nin İşleyişine İlişkin Antlaşma’ya açıkça aykırı bulundu. Avrupa Komisyonu’nun ilk görüşü, Apple’ın kurallarının, rakip müzik akışı uygulama geliştiricilerinin maliyetlerini artırarak müzik akışı hizmetleri pazarındaki rekabeti bozduğu yönündedir. Zira bu durum; tüketicilerin İOS cihazlarındaki uygulama içi müzik abonelikleri için daha yüksek fiyatlar ödemelerine yol açıyor. Zaten Avrupa komisyonu da burada tüketiciler için abonelik fiyatlarının yükseltildiğini ama Apple kullanıcıları bakımından ise düşük olmasının rekabeti bozduğunu ve incelenmesi gerektiğini isabetli bir şekilde ifade ediyor. Ayrıca Komisyon pazarın yenilikçi ve rekabetçi kalması ve farklı rakipleri görme şansımızın olması ve tüketicilerin kendi kararlarını vermekte özgür olmalarının önemli olduğunu; Apple’ın yapmış olduğu bu uygulamanın bunu ortadan kaldırdığını belirtmiştir.
Avrupa Birliği’nin yürütme organı olan Avrupa Komisyonu tarafından açılan bir diğer soruşturma da, Apple’ın uygulama geliştiricilere uyguladığı koşulların rekabet kurallarını ihlal edip etmediğini belirlemek için başlattığı antitröst soruşturmasıdır. Apple, iOS cihazlarda temassız ödemeler için NFC teknolojisini sadece Apple Pay‘in kullanmasına izin veriyor. Bu da birçok bankayı ve geliştiriciyi rahatsız eden bir durum. Bunun sebebi; Apple’ın başka mobil ödeme hizmetlerine bu izni vermeyip rekabeti önlediği düşünülüyor olmasıdır. AB’de rekabet politikalarından sorumlu başkan yardımcısı yaptığı açıklamada; Apple Pay’in satıcıların uygulamalarında ve web sitelerinde nasıl kullanılması gerektiğine ilişkin bazı koşullar belirliyor. Ayrıca iPhone’ların temassız ödeme işlevselliğini de sadece Apple Pay’e ayırıyor. Apple’ın belirlediği koşulların, tüketicilerin daha iyi seçim, kalite, yenilik ve rekabetçi fiyatlar dahil olmak üzere yeni ödeme teknolojilerinin faydalarını suistimal etmemesi oldukça önemli. Bu nedenle Apple’ın Apple Pay ile ilgili uygulamalarına ve bunların rekabet üzerindeki etkilerine yakından incelemeye karar verildiği ifade edilmiştir.
Yine Nisan 2021 içinde Rusya tarafından Apple’a ülkenin antitröst yasalarını ihlal ettiği gerekçesiyle yaklaşık 12 milyon dolar para cezası kesildi. Bu cezanın gerekçesi de; rekabet kurallarını ihlal etmek ve mobil uygulama pazarını etik dışı davranarak domine etmeye çalışmak olarak açıklandı. Rus Rekabet Kurumu, Apple’ın iOS işletim sistemindeki mobil uygulamalar için pazardaki hakim konumunu kötüye kullandığını belirterek bu cezayı verdiğini belirtti.
Görüldüğü üzere antitröst ya da diğer bir ifade ile rekabeti sınırlamaya yönelik soruşturmalar ve davalar bugün olduğu gibi gelecekte de oldukça gündemde olmaya devam edecek. Şüphesiz hem devletler hem de devletler üstü statüye sahip olan AB; hem tüketicilerin hem de rekabetin korunmasına yönelik tedbirleri almaya devam edecektir. Apple’ın kurallarının, maliyetlerini artırarak, kâr marjlarını ve Apple platformundaki çekiciliğini azaltarak rakiplerini olumsuz etkilediğinden endişe edilmesi bugün Apple’ın bu soruşturmalarla karşı karşıya kalma sebebidir.
Soru: Türkiye’de antitröst soruşturmaların örnekleri var mı? Teknolojik gelişme hukukun da teknolojiyle bize yansımasını sağlayacak mı? Sizin görüşünüz nedir?
Cevap: Türkiye’de bu tip soruşturmalara benzer örneklerden biri Rekabet Kurumu tarafından başlanan online platformların kullandığı MFN uygulaması ile ilgilidir. Aslında konu AB rekabet hukukunda tartışılan ve bugün rekabet hukuku uygulamalarına aykırılık oluşturduğu gerekçesiyle uygulamalarına son verilmiş olan bir konudur. Rekabet Kurumu tarafından yapılan MFN (En Çok Kayrılan Müşteri Şartı) şartlarıyla ilgili olarak Yemeksepeti’ne soruşturma başlatılmıştır. Bu soruşturma ile açıklanan kararda; MFN şartlarının Yemek Sepeti dışındaki rakip platformlara daha avantajlı teklifler verilmesinin engellendiği ve rakipler açısından dışlayıcı olan bu uygulamanın rekabeti kısıtlayıcı olduğu tespit edilmiş ve 427.977,70 TL idari para cezası verilmiştir.
Bunlardan biri, henüz yeni sayılabilecek bir karar, 8 Nisan 2021’de yine Rekabet Kurumu tarafından verilmiştir. Buna göre; Google tarafından; genel arama hizmetleri pazarındaki hâkim durumunu kötüye kullanarak kendi yerel arama ve konaklama fiyatı karşılaştırma hizmetlerini rakiplerini dışlayacak şekilde öne çıkardığı iddiasına yönelik olarak yürütülen soruşturma sonucunda, Google’ın kendi yerel arama ve konaklama fiyatı karşılaştırma hizmetlerine genel arama sonuç sayfasında konum ve gösterim olarak rakiplerine kıyasla avantaj sağlayarak ve rakip yerel arama sitelerinin Local Unit’e girişine engel olarak rakiplerin faaliyetlerinin zorlaştırılmasına ve yerel arama hizmetleri ve konaklama fiyatı karşılaştırma hizmeti pazarlarındaki rekabetin bozulmasına yol açtığı gerekçesiyle RKHK’un 6’ıncı maddesinin ihlal edildiğini belirterek 296.084.899,49 TL idari para cezası vermiştir.
Evet, teknolojik gelişmeler yaşanmaya devam ettikçe hukuku da gelişecek ve bizlerde bunun hayatlarımıza yansımalarını göreceğiz. Ülkelerin rekabeti düzenleyen otoriteleri bakımından Apple, Amazon, Google gibi ve daha birçok dijital platformlara yönelik yapılan ön araştırma ve soruşturmalar bulunmaktadır. Bu tip soruşturmalarda ülkemiz bakımından daha çok hâkim durum değerlendirilmesi yapılmakta olduğu görülmektedir. Ayrıca; hakim durumun kişisel veri hukuku açısından getirdiği önemli sonuçlarda bulunmaktadır. Rekabet Kurumu tarafından; dijital marketler, Google ve Facebook gibi kurumlar ile ilgili sonuçlanmış rekabet soruşturmaları ve rekabeti ihlal kararları bulunmakta olduğu görülüyor. Son olarak; şunu da eklemek gerekir ki; bu soruşturmalar ve incelemeler teknolojide yaşanan gelişmeler çevresinde hem ulusal hem de uluslararası platformlarda devam edeceğini söyleyebiliriz.
Röportaj: Av. Didar Karataş