Amerika Birleşik Devletleri Telif Hakkı Ofisi, Telif Hakları Kanunu’nun 17. kısmındaki 512. Maddesi için rapor yayınladı. Hazırlanan raporda “Online materyallere ilişkin yükümlülüklerde kısıtlamalar” başlıklı maddeye ilişkin online alanların etkisi ve etkinliği değerlendirildi. Rapor, 21 Mayıs’ta Amerikan Telif Hakları Ofisi’nin resmi internet sayfasında yayınlandı. Bu rapor, maddenin yirmi iki yıl önce yürürlüğe girmesinden bu yana bildirim ve yayından kaldırma sisteminin etkinliği üzerine yapılan ilk hükümet çalışması oldu.
1998 yılında Dijital Milenyum Telif Hakkı Yasası’nın (DMCA) bir parçası olarak kabul edilen 512. Madde kabul edildi. Bu madde, telif hakkı sahipleri ve online kuruluşlar için, ihlalleri ele almak üzere, internet tabanlı hizmetlerin büyümesini desteklemeye yardımcı olmak için uyumlu hizmet sağlayıcıların sorumlulukları dahil olmak üzere bir sistem oluşturmayı amaçladı. Kongre tarafından, telif hakkı sahiplerinin ve internet servis sağlayıcılarının telif hakkı ihlallerinin tespit edilmesi ve ele alınması için iş birliği yapması amaçlanmıştı. Zamanla internet dünyası büyük bir değişim ve gelişim yaşadı. Kanun maddesi eklendiğinde insanların internete bu denli fotoğraf, video ve benzeri yayınları ekleyeceği ve internet servis sağlayıcıların günde sayısız ihlal haberi alacağı tahmin edilemedi. 2015 ayının Nisan ayında 512. maddenin etkisi üzerine bir çalışma başlatıldı. Detaylı bir çalışmanın sonunda 21 Mayıs’ta 250 sayfalık bir rapor yayınlandı.
Amerikan Telif Hakkı Ofisi rapora rehberlik eden beş önemli ilke belirledi. Bunlar:
1- Online mecralarda telif hakkı korumasının anlamlı ve etkili olması;
2- Online hizmet sağlayıcıların hukuki güvenilirlik ve zaman kaybı olmadan yenilik için iyi niyetle çalışması;
3- Kongre, online hizmet sağlayıcılar ve hak sahipleri arasında iş birliğini teşvik etmeyi amaçlamıştır, ancak iş birliği tek cevap olamaz;
4- Hükümet kararlarının mümkün olduğu ölçüde kanıtlara dayanması gerekir;
5- Yirmi birinci yüzyıldaki internet politikası herkese uyan tek ölçüde olamaz.
Telif Hakkı Bürosu güvenilir limana ilişkin 512. maddenin günümüzdeki uygulanışını eşitsiz buldu. Telif Hakları Ofisi internet sitesinde yapılan açıklamada mevcut uygulamanın Kongre’nin asıl amacı ile uyumlu olmadığı düşünülen alanlar da belirtildi. Bunlar arasında servis sağlayıcıların yasal ayrıcalıklar için seçilme nitelikleri, tekrarlanan ihlal politikaları, bilgi gereksinimi standartları, yayından kaldırma bildirimlerindeki özgüllük, standart dışı bildirim gereksinimleri, mahkeme celbi ve ihtiyati tedbir hususlarına dikkat çekmiştir. Telif hakları ofisi yapılan çalışma sonucu 512. maddeyi tamamen değiştirmeyi değil, Kongre’nin güncel uygulamaları online servis sağlayıcı ve hak sahibi yaratıcı endüstriler arasında dengeyi sağlayacak şekilde düzenlemek isteyebileceği alanları belirlemeyi tercih etmektedir.
Google, Facebook, Amazon, Spotify gibi teknoloji firmalarını da temsil eden İnternet Birliği CEO’su Jon Berroya yaptığı açıklamada raporun mevcut uygulamanın telif haklarına doğru biçimde hizmet ettiği gerçeğini görmediğini belirtti. Üyeleri olan kuruluşların içerik üreticisi ve/veya üçüncü tarafların ürettiği içeriğin dağıtıcısı olduğunu ve bu nedenle hak sahipleriyle gönüllü bir işbirliği yaptıklarını ifade etti. Bu yaklaşım internet şirketlerinin değişikliğe sıcak bakmadıklarını açıkça gösterdi
Hak Sahipleri Topluluklarından İlk Yorumlar:
Raporun yayınlandığı gün Amerika Kayıt Endüstrisi Birliği’nin (RIAA) internet sitesinde rapora ilişkin açıklama yayınlandı.
Bu bildiride Amerikan Bağımsız Müzik Birliği(A2IM), Müzik Sanatçıları Koalisyonu(MAC), Ulusal Müzik Yayıncıları Birliği (NMPA), Amerika Kayıt Endüstrisi Birliği (RIAA), Kuzey Amerika Söz Yazarları Birliği(SONA) ve SoundExchange ABD Telif Hakkı Bürosu’nun 512. madde hakkındaki raporuna ilişkin değerlendirmede bulundu.
Ortak yapılan açıklamada raporda da açıkça belirttiği gibi, mevcut internet sisteminin özellikle ‘kullanıcı yükleme platformları’ söz konusu olduğunda çok değiştiği belirtildi. Başarılı olmak için, platformların müzik ekosisteminde hesap verebilir katılımcılar haline getirilmesi gerektiği bildirildi.
Ortak bildiriye göre raporda belirtilen sorunları ele almaya başlamak için bu platformların şu anda yapabileceği üç şey vurgulandı.
1-İçeriğin kaldırıldığından emin olunmalı. Sistemden kaldırılan içeriğin aynı hizmet sağlayıcıda tekrar yüklenmesinin önüne geçilmeli.
2-Stream kopyalama hizmetleri önlenmeli. Endüstriyel ölçekte korsanlık ortadan kalkmadı. Teknolojik gelişmelerle şekil değişirdi. Bu durumun önlenmesi için çaba gösterilmeli.
3- Telif hakkı sahiplerinin kendi eserlerinin ihlallerini izlemesine izin verilmeli. Sosyal medya platformları, telif hakkı sahiplerinin, boyutlarından bağımsız olarak, kendi çalışmalarının ihlallerini izlemesine ve zaten birçok diğer kullanıcı yükleme platformunda olduğu gibi otomatik ve ölçeklenebilir bildirim ve yayından kaldırma sistemleri oluşturmasına olanak tanıyan araçlar sağlamalıdır.
Bu ortak kanaat altında belirtilen üç madde dışında tüm kurumların üst düzey yöneticileri de kısaca görüşlerini sunmuşlardır.
Amerika Kayıt Endüstrisi Birliği RIAA’ın Başkanı ve CEO’su Mitch Glazier’e göre“Teknoloji şirketleri dünyanın en zor teknik sorunlarından bazılarını, yasal, finansal veya başka şekilde, çözebileceklerini gösterdiler. Geliştirilmiş korsanlıkla mücadele çalışmaları herkesin yararınadır.” Glazier, ayrıca Kongre’nin hem Telif Hakkı Ofisi raporunu hem de platformların belirlediği sorunları çözmek için atacağı adımları gözden geçirmesini beklediklerini ve bu süreçte de desteğe hazır olduklarını belirtti.
Amerikan Bağımsız Müzik Birliği A2IM’in Başkan ve CEO’su Richard Burgess , özellikle dünyadaki en zengin şirketler olan internet platformlarına karşı yapılacak sağduyulu düzeltmelerin, fikri mülkiyetlerini yeterince koruma araçları olmayan bağımsız sanatçılar için yararlı olacağını bildirmiş ve raporun uygulanmasında üzerlerine düşen görevi yerine getireceklerini belirtmiştir.
Müzik Sanatçıları Koalisyonu MAC yönetim kurulu üyesi Irving Azoff, “Telif Hakları Ofisi, müzisyenlerin farkında olduğu gibi müzik telif hakkı sisteminin bozulduğunu ve düzeltilmesi gerektiğini doğruladı. DMCA’nın büyük teknoloji şirketleri tarafından yorumlanması, müzik yaratıcılarını yasal olarak kendilerine tanınan haklardan uzaklaştırıyor. Teknoloji şirketleri, kendi fikri mülkiyetlerini korumak için güçlü bir şekilde savaşıyor, ancak telif haklarını ihlal ediyorlar. Çalışan müzisyenlerimize, şarkı yazarlarımıza, yapımcılarımıza zarar veren eski bir yasanın arkasına saklanmak yerine, büyük teknoloji şirketlerinin duruma dikkat etmesi, bu raporu okuması ve sistemi düzeltmek için bizimle birlikte çalışmasının zamanı geldi.” şeklinde rapora ilişkin görüşlerini belirtti.
Ulusal Müzik Yayıncıları Birliği NMPA’nın başkan ve CEO’su David Israelite “Büyük ölçekli, sistematik korsanlığı önlemek için gerekli değişiklikler basit ve gerçekleştirilebilir. Bu rapor, sistemin nerede arızalandığını özetlemektedir. Teknoloji şirketlerinin, etkinleştirdiklerini bildikleri hırsızlık konusunda daha fazla şey yapmaları gereğinin altını çizebilmeyi umuyoruz. Müzik varolduğu ve kasten korunmadığı sürece şarkı yazarları, sanatçılar ve müzisyenler acı çekecektir. Bu çalışma, sosyal medya platformlarının ve arama motorlarının daha iyisini yapabileceğini ve yapması gerektiğini destekliyor.” görüşünü sundu.
Kuzey Amerika Söz Yazarları Birliği SONA Yetkili Yöneticisi Michelle Lewis yayınladığı beyanında özetle, “DMCA yayından kaldırma sistemi, telif hakkının öngördüğü izin alma sisteminin tam tersidir. İnternetin devasa yapısında ihlalleri izlemek için kaynaklardan yoksun olan şarkı yazarları ve diğer bireysel içerik oluşturucular için özellikle haksızlıktır. Bir yayından kaldırma bildirimi gönderildiğinde bile, içerik aynı platformda yeniden açılabiliyor. Yeniden gönderimleri filtrelemek için daha iyi araçlar varsa, tüm içerik sahiplerinin bu araçları kullanma fırsatı olmalıdır. Şarkı yazarları, zamanlarını yayından kaldırma bildirimleri göndermek için değil şarkı yazmakla geçiriyor olmalı.” şeklinde yorumunu bildirdi.
SoundExchange CEO ve başkanı Michael Huppe, “22 yıllık DMCA hükümlerinin online eserleri korumak için yıllar içinde yetersiz kalması sürpriz değil. Bugünün dijital ekonomisinin gerçekleri, DMCA’nın yasa haline gelmesi sürecindeki teknolojiye çok az benziyor. Bu çalışmanın gösterdiği gibi, bugünün içerik oluşturucuları haklarını korumaya çalışırken sonu olmayan (ve bazen imkansız) çabalar harcamak zorunda kalıyorlar. Bu düzeltilebilir, ancak platformların ve DMCA’nın arkasına saklanırken yaratıcıların haklarının ihlal edilmesine izin veren büyük teknoloji şirketlerinin işbirliğini gerektirir. Sistem daha iyi çalışabilir ve hepimiz daha yüksek bir standardı hak ediyoruz.” beyanıyla görüşlerini belirtti.